2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
Mitolojide Zeytinyağı

Mitolojide Zeytinyağı

 

Athena’nın hediyesi Zeytin: Mitolojiden Günümüze Sağlık, Bolluk, Bilgelik ve Barışın Sembolü 

 

Zeytin çok eski çağlardan beri insanoğlunun yaşamında yer aldı. Mitolojide insan ve evrenin yaratılış ve doğasını anlatan, zeytin ve zeytinyağını konu alan pek çok söylenceye rastlamak mümkün. Mitolojide yer alır da ilginç olmaz mı? Tanrılar, kahramanlıklar ve doğaüstü varlıklar dünyasında zeytin ve zeytinyağının bu denli yer alması sürpriz bir durum mu? Elbette hayır.

 

Mısır Piramitlerinde Zeytin ve Tanrısallık 

 

Mısırlıların zeytinyağını Yunanlılardan ve Filistinlilerden önce keşfettiği düşünülüyor. Mısır’ın Güneş Tanrısı Ra’nın nimeti olarak kabul gören zeytin ağacı ve zeytinyağı, barışı sembolize ediyordu. Zeytin ağaçlarına büyük anlam ve değer yüklenmişti. Söylenceye göre aşk tanrısı İsis Nil nehri ile sulanan bereketli topraklarda insanlara zeytin ağacı yetiştirmeyi ve meyvesinden yararlanmayı gösterdi.

 

Mısır’da mumyalama işlemi için zeytinden elde edilen yağlar kullanılırken, piramitlerin gizemli karanlığına ışık veren kandillere de zeytinyağı konuluyordu. Zeytinyağı ayrıca tıpkı yüzyılımızda olduğu gibi çok eski çağlarda da saç ve cildi güzelleştirmek için kullanılıyordu.

 

Zeytin tanrısal erdemlerle özdeşleşmişti. Firavunlara zeytin dallarından yapılan taçlar, özel törenlerle takılıyordu. Bu taçlar firavun mezarlarında da kendine yer buluyordu. Mısır’ın en çok bilinen firavunu Tutankamon’un başını, zeytin dallarından yapılmış taç süslüyordu. Pek çok eserde rastlanan bu tacın adaleti temsil ettiği savunuluyor. Güneş Tanrısı Ra’ya aydınlanmanın simgesi zeytin dalları sunan III. Ramses’in övüncü, hiyeroglifler aracılığı ile günümüze ulaşıyor:

 

 “Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”

 

M.Ö. 2500 yılında inşa edildiği bilinen en eski firavun piramidi olan Sakkara’nın duvarlarında zeytin sıkma işlemini gösteren figürlere rastlanır. Hayfa’da yapılan kazılarda ise zeytinyağı değirmeni yer alır. M.Ö 4000’li yıllara ait olduğu tahmin edilen kalıntılar, bu topraklarda zeytin üretilip işlendiğinin en eski tanığı olarak kabul ediliyor. 

 

Yunan Mitolojisi Zeytin ve Athena

 

Yunan Mitolojisinde Attika şehrinin kuruluşuna ilişkin bir efsane yer alıyor. Tanrıların tanrısı Zeus, şehrin koruyucusunu belirlemek üzere bir yarışma düzenler. Attika şehrine en değerli armağanı verecek olan tanrının şehrin koruyucusu olacağı ilan edilir. Yarışmaya Zeus’un kızı Athena ile deniz tanrısı Poseidon katılır. Posedion mızrağını toprağa saplar topraktan sular fışkırır ve şehre bir at hediye eder. Athena ise bir zeytin ağacı diker. Tanrılar Athena’nın sunduğu zeytin ağacının meyvesi, yağı ve odununu daha değerli bulur ve Athena birinci seçilir. Şehir de Atina adını alır. Yunan mitolojisinde zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçası olarak bilinen Athena’yı konu alan eserlerde kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuş kullanılmasına sıklıkla rastlanılır.

 

Yunanistan’da zeytin ağaçları kutsal olarak görülüyordu. Sebebi ne olursa olsun zeytin ağacını kesmek yasaklanmıştı ve buna uymayanlar ölümle cezalandırılıyordu. Ağaç son derece saygı değer bulunduğundan zeytin ağacının meyveleri belirli kişiler tarafından toplanıp tüketilebiliyordu.

 

Tıpkı Yunan Mitolojisinde olduğu gibi Roma Mitolojisinde de zeytinin özel bir önemi bulunuyor. Çünkü Roma'nın kuruluşunu sağlayan Romolus ve Remus’un bir zeytin ağacı altında doğduklarına inanılır. Romalılar zeytin ağacını bir uygarlığın en önemli unsuru olarak görüyorlardı. Zeytin ağacının altında doğmuş olmak kutsal bir aileden gelmenin işareti sayılıyordu. Nitekim Zeus’un çocukları Artemis ve Apollon da zeytinlikte doğmuştu. Canlılar kadar ölüler de zeytin ile ilişkilendiriliyordu. Çünkü o dönemde ölülerin sayısı kadar zeytin ağacı dikilmesi de hayatın gerekliliklerinden biri olarak kabul ediliyordu.

 

Bütün kutsal kitaplarda zeytin ağacı sağlık, bereket, adalet, bilgelik ve bolluk ile ilişkilendirilmiştir. Zeytin ile ilgili pek çok efsane ve öykü dilden dile nesiller boyu aktarıla gelmiştir. Bu öykülerden biri de şöyledir: 

 

“Ağaçlar kendi aralarında kral seçmek isterler. Zeytin ağacından kral olmasını isterler. Kral olması istenen zeytin ağacı bu teklifi reddeder ve şunları söyler: “ İlahları ve insanları onurlandırmak için kullanılan yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?” 



 

Nuh Tufanı, Zeytin ve Ölümsüzlük 

 

Büyük tufan sona erdiğinde Hz. Nuh’un gemisindeki canlıların dışındakiler yok olur. Hz. Nuh gemiden bir güvercin salar. Güvercin geri döner. Hz. Nuh güvercini tekrar salar. Güvercin ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalı ile döndüğünde suların çekildiği ve hayatın normale döndüğü anlaşılır. O yüzden güvercin ve zeytin dalı ümidin ve barışın simgesi olarak kabul edilir. Gemidekilerden başka hayatta kalmayı başarabilen zeytin ağacı da ölümsüzlüğün timsali olmuştur. 

 

Pek çok düşünür ve şairin zeytin ile ilgili mısraları da onu ölümsüzlüğe taşır. Tıpkı Nazım Hikmet Ran’ın şiirindeki gibi:

 

"Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

Yaşamak yani ağır bastığından."

 

Çünkü zeytin antik çağın İyonyalı ozanı Homeros’a fısıldamıştır bir kere. İlyada Destanı’nda Homeros bir zeytin ağacının altında oturur. Zeytin ağacı ona der ki: 

 

 “Ben hem herkese aitim, hem hiç kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım…”

 

Zeytin ağacının yaşamımızdaki yeri kadar efsanelerdeki varlığı da iyilik, sağlık ve bereketle dolu değil mi? O yüzden sen ol zeytin. Var ol ve hayatı iyilik, barış, adalet, güzellik ve bolluk ile desteklemeye devam et.