2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
2000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞİNİZDE ÜCRETSİZ KARGO!
Kalp İyilikle Beslenir

Kalp İyilikle Beslenir


Kalp iyilikle beslenirse, hayat akışında işler. Kalp kararırsa orada bir katılık, kuruluk, donukluk başlar. Akış gibi seyirde gitmeyebilir işler. Önce sağlık, sonra sağlığı da içeren esenlik bozulur gider. Kalp özeldir. Hem yumuşacık hem güçlü olmasını beklediğimiz, canımıza kan pompalamasını istediğimiz kalbimiz iyilikle beslenir.

 

Kalbimizin yegâne işi kan pompalamak mı? Kasılıp, gevşemek mi? Kalp sadece kas mı daha fazlası var mı? Göğsümüzün ortasındaki gizemli yaşam davulcumuz ne yapıyor orada? Biz ondan ne kadar haberdar ve ne kadar destekçisiyiz yaşam yolumuzda?

 

Vücudumuz için gerekli besin maddelerini ve oksijeni sağlayan kan, kalbimiz sayesinde akar damarlarımızdan. Göğsümüzün ortasında durmadan atan kalbimiz var gücü ile çalışır. O güç ki dakikada 70, günde 104.000 ve yılda 38 milyon kez kasılmak yolu ile bizi hayatta tutar. Önce kulakçıklar kasılır ve kan karıncıklara gider. Sonra karıncıklar kasılır ve kan kalpten vücuda pompalanır.

 

Göğüs kemiğimizin hemen altındaki bu muhteşem kas pompamız bizden özen ister. 1 dakikada yaklaşık 5.5 litre kan pompalamak öyle sıradan bir iş değil. Bir günde 8 ton, 1 yılda 3.000 ton demek. Ortalama bir insanın 80 yıl yaşadığından hareket edersek 240.000 ton oluyor. 10 tonluk 24.000 tankere eş değer bu sistemi şöyle hem akılla hem kalp ile tartalım sonra da ona hakkını teslim edelim. Kalbimizi rahatlatmak için elimizden gelenin en iyisini yapalım.

 

Öncelikle kaliteli bir şekilde nefes almamız, sigarayı bırakmamız birinci koşul. Bilinçli bir şekilde hareket ederek egzersiz yapmak da kalbimizi olumlu etkileyen unsurların başında geliyor. Tükettiğimiz besinler ise kalbimize ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayacağı için çok kıymetli. Vücudumuz iyi yağa ihtiyaç duyuyor. Zeytinyağı, balık, yeşil çay, sarımsak, fındık, ceviz, badem, elma, ıspanak, tam tahıllı gıdalar, kalbimizle dost besinlerin başında yer alıyor.

Beslenme alışkanlıklarımız gerçekten kalbimizi, hatta yaşam tarzımızı en nihayetinde de bizi değiştiriyor olabilir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1950’li yıllarda batı dünyasının beslenme alışkanlığının tamamen değişip tüm dünyaya yayılması son derece dikkat çekici değil mi? Sanayi ürünü besinlerin piyasayı istila etmesi ile pek çok şey, özellikle de hastalıklar değişiklik gösterdi. En çok da kalp-damar hastalıklarında artış oldu. Sağlıksız beslenmenin damar yapısına hasar vermesi, damarların kısmen veya tamamen tıkanması, yaşamsal faaliyetlerimizin sekteye uğraması demek oluyor. Sanayi ürünü besinlere yönelimden sonra insanlarla arası biraz açılan zeytinyağının yeniden hatırlanması ve hak ettiği değerin verilmesi insanoğlunun sağlığı açısından kıymetli bir yönelim. Antik çağlardan bu yana insanoğlunun beslenmesinde yer alan nam-ı diğer “altın suyu” yani zeytinyağı, son yıllarda yeniden yükselişe geçti. Vücudumuzdaki ana ve kılcal damarlarımızdaki kireçlenmeyi, dolayısıyla damar sertliğini önlediği kanıtlandı. Kandaki kolesterol ve lipit parçacıklarını önlemesi, gerçek anlamda yüreklerimizi ferahlattı. Akdeniz tipi beslenme yeniden hatırlandı ve yükselişe geçti. Zeytinyağının tansiyonu kontrol altında tutması, kanseri önleyici maddeler içermesi de uzun ve sağlıklı ömür geçirmek isteyen insanoğlunun hafızasında yeniden yer edindi.

 

İyi besinler tüketmek ve egzersiz yapmak, ağır görevler üstlenen kalbimize yeterli gelmiyor. Stres ile baş edebilmek de en az bilinçli beslenme ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemek kadar önemli kalbimiz için. Stresten uzak durmak, nefes egzersizleri yapmak ve meditasyon da kalp sağlığımıza iyi gelebilir, yaşam enerjimizi olumlu destekleyebilir.

 

Gün içinde yaşadıklarımız, tanık olduklarımız kalbimizi yorabiliyor. Hele hele hayat boyu biriktirdiklerimiz önce kalbimizde, sonra bedenimizde en nihayetinde de yaşamımızda tortu bırakıyor. Bu tarz birikimleri birden kesip atamayabiliyoruz. Süreklilik isteyen şefkat ve inançla kalbin yanında olmak yaşam yolumuzu açıyor. Böylece zarafet ve bilgelikle iyileşiyor sağlık ve esenlik dolu bir yaşam sürebiliyoruz. Henri Bosco’nun bedenin ruha bağlı olduğunu ifade eden şu sözü iyi yürekleri onurlandırmıyor mu?

 

“Kullanıldığında insanı doğal olarak daha dingin, daha iyi yürekli olmaya götüren şu yağ. Beden ruha bağlıdır, birini yumuşatan ötekini de yumuşatır. İşte budur yağın anası zeytine biçtiğim yol: Varlığımızın içinde, yüreğin olduğu kadar mantığın da iyi yürekliliğe olan eğilimini yavaş yavaş güçlendirmek” *

 

*Kalbin Hazinesi Zeytinyağı/Michel Montignac