İnsanoğlu zeytini keşfettiğinden bu yana ölümsüzlük yağı olarak adlandırdığı zeytinyağının meziyetlerinden sonuna kadar yararlandı. Zeytinyağı, yüzyıllardır insanoğluna sağlık ve güzellik kattı. Zeytinyağının sadece beslenme amaçlı kullanılmaması bunun kanıtlarından biri oldu. O, kozmetik tanımı doğmadan çok önce de vardı. Doğadan uzaklaşan, yarattığı kargaşanın girdabından sıyrılmaya çalışan insan yeniden doğala dönmenin yollarını ararken, zeytin ve zeytinyağı da evrim geçirmeye devam ediyor.
Zeytin güneşin, sağlığın ve yaşama coşkusunun doğadaki karşılığı adeta. Lezzetli, sağlıklı ve yüzde 100 doğal tüketilebilen zeytin, masallardaki ölümsüzlük iksiri gibi. Binlerce yıldır hem güzellik hem sağlık amacı ile kullanılan zeytin, somut olarak kandillerden yayılan ışığa dönüşmüş. Soyut olarak ise iyiliği güzelliği arayanlara yol gösterici olmuş.
İnsanın ruhundan yansıyanlar bedeninde iz bıraktığından, bedenin rahatı önemli ve kıymetli olmuştur. Güvende olmak, rahat hissetmek, vücudun ihtiyaçlarını gidermek yaşam kalitemizle doğrudan bağlantılıdır. Sağlıklı, enerjik ve dinamik hissetmekten hoşlanırız. Böyle hissedildiğinde yaşamdan zevk almak kolaylaşır. Doğanın bizlere sunduğu mucizelerden olan zeytinyağı bize bu hissiyatı yaşattığından hep başucumuzda yer almış, hem yemeklerimize lezzet, hem güzelliğimize güzellik katmıştır. Antik çağlardan bu yana zeytinyağı güzellik formüllerinde her zaman kendine yer bulmuştur. Zeytinyağı cilde ve saçlara nem sağladığından sabun ve maske olarak kullanımı çok eskilere dayanır. Yağın içinde bulunan gliserin saçın ve cildin ihtiyacı olan nemi doğal yollarla tamamlar. Nem dengesi korunan saç ve cilt daha az kurur. Saçlar daha diri ve parlak, cilt ise yumuşak olur. Bu nedenle zeytinyağı sabunu güzellik ve sağlığı tamamlayıcı doğal yapısı ile geçmişten günümüze kadar varlık göstermiştir.
Doğal güzellik ve sağlık rutinleri arasında vazgeçilmez bir yer edinen zeytinyağı sabununun faydaları saymakla bitmez. Beta karoten ve E vitamini açısından zengin olan zeytinyağı sabunu, cilde nemi bu sayede sağlar. Cildi koruyup tazeleyebilen hali ile yaşlanma etkilerini azalttığı, hücre yenileyici özelliğe sahip olduğu bilinmektedir. İçerdiği C vitamini ile saç ve cildi olumlu yönde besler. Parlak saçlar ve sağlıklı bir cilt, masallardan bu yana ölümsüzlük iksirini arayan insanoğlunun başlıca arzularından biri olduğundan, zeytinyağı içeren ürünler yaşamın vazgeçilmezlerindendir.
Cilde nem ve parlaklık sağlayan, sivilce ve gözenek oluşmasını engelleyen zeytinyağı sabunu, iltihap, yara ve lekelere karşı da etkilidir. Sadece cilt problemlerinin iyileşmesine katkıda bulunmakla kalmayıp, kepek oluşumunu engelleyen, saç diplerinde oluşan kızarıklık ve kaşıntıyı iyileştirebilen, saça parlaklık veren ve hızlı uzamasını sağlayan zeytinyağı sabunun elbette doğal yöntemlerle üretilmiş olması gerekmektedir. Cilde doğal nefes aldırabilen zeytinyağı sabununun kimyasal etkilere kapalı ve çevreye duyarlı yöntemlerle üretilmiş olması önemlidir. Özellikle bebeğiniz için kullanacağınız ürünün tıpkı Piraye Zeytinyağı sabunu gibi soğuk sıkım natürel zeytinyağından üretilmiş olmasına özen göstermelisiniz. Zeytin posasından üretilmiş ve kimyasal içeren sıradan zeytinyağı sabunları istediğiniz etkiyi yaratmaktan ve bebeğiniz için duyduğunuz hassasiyeti karşılamaktan uzaktır. Piraye Zeytinyağı sabunu gibi özenle üretilmiş bir zeytinyağı sabunu bebeğiniz için rahatlıkla kullanabileceğiniz ürünlerin başında gelir. Gönül rahatlığı ile kullanabileceğiniz zeytinyağı sabununu kokusundan anlayabilirsiniz. Kimyasal bir parfüm yerine hafif genzi yakan ve sonrasında etkisi geçen bir koku size yol gösterici olabilir. Ayrıca sızma zeytinyağından üretilmiş bir zeytinyağı sabunu benzerlerine göre daha maliyetli olacağından fiyat unsuru da size yol gösterebilir. Zeytinyağı sabununun renginden de doğal olup olmadığını tespit edebilirsiniz. Sabunun çok koyu renkli olmamasına dikkat etmeniz boya kullanılıp kullanılmadığı hakkında size fikir verebilir. Hayattaki iyiliği ve güzelliği destekleyen zeytinyağının en saf hali ile yanımızda olması ne kadar güzel öyle değil mi?
Refik Halid Karay’ın “Üç Nesil Üç Hayat” kitabında yazdığı gibi şöyle eski İstanbul günlerine uzanalım mı? Yeni yürümeye çalışan bebeğe ne demiş eskiler? “Zeytinyağımın Şişesi! Ciğerimin Köşesi”. Alkışlar eşliğinde nesiller böyle yüreklendirilmiş ve büyümüşken, zeytinyağı iyiliğiyle güzelliğiyle dilimize yerleşmişken, bize bedenen ve manen iyilik getirmişken biz onun peşini bırakır mıyız? Elbette bırakmayız. Tadı ile sağlığı ile o hep yanımızda hep başucumuzda.